Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nefes / Maurice Nicoll

Akciğerler kendi başına bir şok veremez. Bunu yalnızca Hava'yı içeri alarak yapabilirler. Hava da kendisini alan bir şey olmadıkça bir şok veremez. Hava, Akciğerlere gelir ve daha sonra en kıymetli parçası (oksijen) se­çilir ve Kan Dolaşımına karışır. Geri kalanlar (azot ve karbondioksit) reddedilir. Bütün yaratılmış şeyler şoklar ile çalışırlar. Bu şoklar olmasaydı ölmeye başlarlardı. Bedenin yaşamasını mümkün kılan bir mekanik şok -hava şoku- alırız.  Neden nefes alıp veririz? Nefes alıp vermeden yaşayabilir miyiz? Nefes alıp vermek, içimizdeki mekanik bir şey midir, bizim adımıza düzenlenen bir şey midir, hazır sunulan bir şey midir? Ama İnsan'da kullanıma hazır olarak verilmeyen birçok şey bulunur. İnsan kendi kendini geliştiren bir organizma olarak yaratılır ve bunun ne anlama geldiği üzerine düşünürseniz, insana her şeyin kullanıma hazır sunulmadığını fark edersiniz. Belirli bir noktaya kadar her şey kullanıma hazır sunulur ama bu noktanın ötesinde her şeyin kullan
En son yayınlar

Enegram / Maurice Nicoll

Geleceğin şimdiyi etkileyebileceğine dair hiçbir fikrimiz yoktur. Cumartesi olacak belirli şeylerin bir şekilde Salı günü olanlarla bağlantılı olduğunu ve sonuç olarak Perşembe günü başıma gelenlerin, zamanda günler dizisi içinde henüz ulaşmadığım Cumartesi'den dolayı olduğunu düşünseydim, kesinlikle çok şaşırırdım. Doğal olarak -duyularıma göre- bir günün diğerini izleyeceğini ve dünün tesirlerinin sadece bugünü ve yarını etkileyeceğini düşünürdüm. Gerçi, daha derin düşünerek durumun böyle olmadığını fark edebilir ve şaşkınlığıma son verebilirdim. Bugün yaptığım bir şeyin yıllar sonraki beni etkileyebileceğini bile düşünmeye hazır olurum.

4 No.lu İnsan / Maurice Nicoll

Biz yıllarca belli bir bedensel şekli koruyan Fakirler değiliz, manastırlarda yaşayan keşişler değiliz; ücra yerlerdeki okullara giden, Himalayalar’daki mağaralarda oturup meditasyon yapan Yogiler değiliz. Biz tam olarak hayatın içindeki Dördüncü Yol olarak adlandırılan şeye aitiz. Bu yüzden bizler hayatın bütün aksilikleriyle çevrelenmiş olarak onun tam ortasında çalışmak zorundayız. Sonunda hayat bizim öğretmenimiz haline gelir, yani hayatın bütün olaylarının tam ortasında özdeşleşmeme pratiği yapmak zorundayız, bütün sorunların tam ortasında kendini hatırlama pratiği yapmak zorundayız, günlük hayatın bütün acı ve ağrılarının tam ortasında farkına varma ve negatif heyecanlarımızdan kendimizi ayırma pratiği yapmak zorundayız. Ve bu nedenle şöyle söylenir; Dördüncü Yolu takip eden bir kişi 4 No.lu insan, yani merkezlerini geliştirmiş olan insan haline gelmelidir. “Herkesle her şey” olabilen bir insan anlamına gelir; kendisinin tüm yönlerini geliştirmiş, böy- lece her durumla makul bir

Dördüncü Yol / Maurice Nicoll

Dördüncü Yol hayatın içindedir ve insanlar iradelerinde ve anlayışlarında onu sürdürebilecek kadar güçlü olmalıdırlar çünkü bu yolun tapınakları, kiliseleri, ritüelleri ve kuralları yoktur. Bu yüzden şunu lütfen anlayın; Dördüncü Yolun dışsal şartları sizin için değişirse, hatta tekrar tekrar değişirse, siz her zaman dengenizi korumaya çalışmalısınız ve yeni şartları çalışma olarak kabul etmelisiniz; kişisel olarak birini ne kadar seversem seveyim, o kişi çalışmadaki dışsal şartlar değiştiği için negatifleşirse, onun için hiçbir şey yapamayacağıma inanmalısınız.

Çünkü negatif bir şekilde çalışmak yararsızdır. / Maurice Nicoll

Çünkü negatif bir şekilde çalışmak yararsızdır. Bir insan sadece bir tür sevinç, biraz neşe ve memnuniyet hissi ya da biraz hakiki etkilenme ya da istekle çalışabilir ve kendisinde bir varlık değişimi meydana getirebilir. Örneğin, korku bu şekilde hareket etmeyecektir. Bir insan gerçek bir bilgiye sahip olabilir fakat ona değer vermedikçe, ondan sevinç duymadıkça, o bilgi kendi üzerinde bir etki meydana getirmeyecektir. Onun üzerinde işlemeyecektir çünkü bir insan sadece sevgisi vasıtasıyla hakikat ile adeta birleşir ve bu şekilde varlığı değişir. Fakat o kişi negatifse, o zaman sevgi hayatı -yani duygusal yanı- yanlış bir durumdadır ve bu durum, o kişinin korku içindeyken iradesine karşı bir şey yapmaya zorlandığını hissetmesiyle aynı olacaktır. Bir şeyi isteyerek, onu yaparken bir sevinç duyarak yapmak içinizde bir değişim gerçekleştirecektir. Ve bir insan kendi çilesini -yani en sonunda kendi içinde gözlemlemeye başladığı bazı güç şeylerin yükünü- kaldırmaya başladığında ve bunu bö

Manyetik Merkez / Maurice Nicoll

Varlığında Manyetik Merkez olan insan, hayatın tek başına hayata ait terimlerle yorumlanamayacağını ve dolayısıyla anlaşılmayacağını hissettiği anlar olan bir insandır. Bazen kırlarda, ormanlarda, tarlalarda, sadece kendimizden değil, tüm gerçek anlamlardan çok uzak olduğumuzu hissetmemize neden olan bir şeyler görmüş olabiliriz. Ya da din eğitimi alırken İnciller’den okunan bazı sözler, nefesimizi tutmamıza neden olmuş olabilir. Ya da ansızın gördüğümüz biri, her zaman hatırlamamız gereken bir şeyleri unuttuğumuza dair bizde garip bir his uyandırmış olabilir. Ya da bir kitapta ulaşamadığımız fakat yine de tanıdığımız bir anlamla dolu görünen bir düşünceye dokunmuş olabiliriz. Bir insan, bir yandan kendi içsel ve en gizli düşüncelerinde -kolaylıkla kelimelere dökemediği düşüncelerinde- hayatın ötesinde başka şeyler olması gerektiğine inanırken, diğer yandan hayattaki görevini yerine getiriyor, işini yapıyor ve olması gereken şey -asker, denizci, doktor, rahip, avukat vs - oluyorsa ayn

Zengin İnsan / Maurice Nicoll

Şunu açıkça anlayalım: Bir insan hayatta çok iyi olabilir, görevini yapabilir, vefakarca kendisine öğretilen her şeyi takip edebilir, kahramanca tehlikelerle karşılaşabilir fakat yine de Inciller’deki zengin insan olabilir. Bu demektir ki, yaptığı her şeyde kendisiyle özdeşleşmiştir ve kendinden hoşnuttur. Çalışma’da, bir insan kendi hiçliğini fark ettiği basamağa ulaşıncaya kadar değişemez, tarzında bir ifade olduğunu biliyorsunuz. Pratik bir deneyim olarak kendi hiçliğini fark etmeye başlamak, “zengin insan” olmayı bırakmaya başlamaktır. Başka bir deyişle, kendinle özdeşleşmeyi bırakmaya başlamaktır.